8/A & 8/B & 8/C ÖğrenciLerinin Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

8/A & 8/B & 8/C ÖğrenciLerinin Sitesi

Bizler Okulun Tarihine Kazınacağız Ve Unutulmayacağız
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
-*-FERİŞ-*-
8/A Kızı
8/A Kızı
-*-FERİŞ-*-


Kadın Mesaj Sayısı : 113
Yaş : 29
İsim : FERİŞTAH
ÇaLışkanLık Gücü :
ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME Left_bar_bleue462 / 100462 / 100ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME Right_bar_bleue

Hangi Sınıf : 8/A
Kayıt tarihi : 16/09/08

ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME Empty
MesajKonu: ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME   ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME Icon_minitimePaz Eyl. 28, 2008 10:52 am

Genç kız o kadar dalmıştı ki, yanına gelen garsonun sesiyle irkildi:

- Hanımefendi, ne arzu edersiniz?

"Keşke" diyordu kızcağız içinden..."Keşke söyleyebilseydim sevdiğim insanın gelmesini arzu ediyorum, getirin onu bana" diye...Deli derlerdi insana böyle bir cevap verirse...

-Bir arkadaşımı bekliyorum, birazdan sipariş versem?
Dedi genç kız titrek bir sesle...
-Peki hanımefendi...
Diyerek uzaklaşmıştı garson...

Kız yine düşünceleriyle baş başa kalmıştı...Neden söylememişti sanki hayallerini süsleyen, uzun zamandır içinde sevgisini sakladığı adama "Seni seviyorum" diye?Bunda utanacak ne vardı oysa?"Neden ben bu kadar utangacım?" diye kızıyordu kendi kendine...

"Ama olsun, şimdi gelsin söyleyeceğim hemen ve ardından boynuna sarılacağım...Affet beni diyeceğim, şimdiye kadar söylemediğim için affet..."Diyordu içinden genç kız...Bu buluşmayı ayarlayabilmek için ne dolaplar çevirmişti...Mahalle bakkalına bile sevdiği adamdan haber olup olmadığını sormuştu hep...Ama sonunda onunla arkadaş olmayı başarmış, ancak bırakın "Seni seviyorum" demeyi, daha havadan sudan konuşmaları bile aşamamıştı onunla...

Olsundu...İşte artık beklediği gün gelmişti...Kız bir daha saatine baktı, saat 12 idi...Oysa buluşmaları 12'ye 10 kala olacaktı..."Bu zamana kadar açılamadan bekledim, 10 dakika ya da 10 saat beklemişim çok mu?" dedi kendi kendine...Bu arada başka bir garson daha gelmiş, onu güzel düşlerinden uyandırmıştı tok sesiyle:

-Hanımefendi, bir isteğiniz var mıydı?

"Yok, hayır...Birini bekliyorum" diyecek oldu...Ama birden vazgeçti genç kız...Çünkü yarım saattir oturuyordu ve daha bir çay bile ısmarlamamıştı...Ayıp olacaktı..."Bir çay içimlik zaman daha bekleyebilirim" dedi içinden...Oysa o çay bitmese bile ömrünün sonuna kadar da bekleyebilirdi sevdiği adamı...Gene garsonun tok sesiyle sıçradı düşlerinden:

-Hanımefendi iyi misiniz? Dalıp gittiniz?
-E.ee..Evet, iyiyim...Teşekkür ederim...Bir fincan çay alabilir miyim acaba?

Dedi kekeleyerek...Çayı masasına gelene kadar gene türlü düşlere dalmıştı genç kız..."Bir yuvam olsun istiyorum, sevdiğim insanla ileride bir yuva paylaşmak istiyorum" diye düşünüyordu...Sonra kendi kendisine bu düşünceleri için güldü..."Yahu daha adam beni tanımıyor, ben onu tanımıyorum, düşündüğüm şeylere bak" diyerek güldü...Gülüşü biraz dışarıdan da belli olmuştu yanlışlıkla...Bunu yan masadaki çift dönüp ona bakınca ve gülümseyince anladı...Utanmıştı gene..."Ne geliyorsa bu utangaçlığımdan geliyor başıma zaten" diye kızdı kendine..."O gelince utanmayacağım, seni seviyorum, seni ilk gördüğüm günden beri sevgim hep artıyor" diyecekti ona...

Garsonun çayı getirdiğini, hatta çayın soğuduğunu bile fark etmemişti genç kız...Düşünden uyandığında çayından bir yudum aldı ve püskürtmemek için kendini zor tuttu..."Aptal aşık" dedi ve gene güldü kendine...Genç kızın farkına varamadığı bir şey daha vardı oysa...Geçen zaman...Saatine baktığında 12 buçuk olduğunu gördü..."Beş dakika daha bekleyebilirim, belki trafiğe takılmıştır" diye düşündü...Polyannacılık oynamak hoşuna giderdi hep...Her şeye iyimser bakardı...

Bu arada kasadaki adam dev ekran televizyonun kanalını değiştirmiş, haberleri açmıştı...Genç kız haberleri hiç sevmezdi oysa...Her gün kazalar, kavgalar, cinnetler, tecavüzler, gasplar, zamlar ve hükümetin başarısızlıklarını görmekten usanmıştı artık...O sırada daldığı düşten bu sefer haber spikerinin sesiyle uyandı:

"Sayın seyirciler, şu anda aldığımız bir son dakika haberine göre Fatih Sultan Mehmet köprüsü çıkışında feci bir otobüs kazası yaşandı...Kazada 30 kişi yaralandı, 1 kişi ise öldü...Ölen şahıs, Furkan ÖZBAYRAK.....Yaralılar ise...."

Genç kız şok olmuştu..."Acaba doğru mu duydum?" Diye peş peşe kendine sordu...Daha sonra ayakta sallanır bir vaziyette zar zor kasadaki adamın yanına gitti...

-Afedersiniz, az önce ölen kişiyi Furkan ÖZBAYRAK olarak mı söyledi?
-Evet hanımefendi...

Kasadaki adam bunu der demez genç kızın düşüşüne tanık oldu...Atik davranarak kafasının yere çarpmasını engellemişti...Genç kız 1-2 dakika baygın kaldıktan sonra sayıklamaya başladı...

- Beni kaza yerine götürün, sevdiğim adam orada...Daha ona seni seviyorum diyeceğim...

Kasadaki adamın ve cafedeki tüm insanların gözleri dolmuştu...Adam "Götürsem daha iyi olacak sanırım" diye düşünüp kızı apar topar kaza mahalline götürdü...Haber verileli daha 5 dakika olmuştu, adamın kızı oaraya götürmesi de 5 dakika sürdü...Ancak kaza mahalli 10 dakika içinde toparlanmış, yaralılar tedaviye, ölen adam ise morga götürülmüştü...

Genç kız yolda kendine geldi ve adama yalvardı...

- Ne olur morga gidelim, kendimi çok suçlu hissediyorum...Affettirmeliyim...

Dedi...Adamla birlikte hastahane kapısından girerken genç kız gene sendeledi...Ama bu sefer kendini toparlamıştı...Sadece kızıyordu kendine..."Neden zamanında söylemedim?Neden ben bu kadar utangacım?" diyordu hep...Asıl sebebi de utangaçlık sayılmazdı..."Ne de olsa bizim mahallede, bir ara söylerim, şimdilik uzaktan sevmenin zevkini yaşayayım, hem ya sevmezse beni?" diyordu önceden...Bu yüzden gecikmişti...

Morga zar zor "ben akrabasıyım" diye girdi genç kız görevlileri ite kaka...Genç adamın kanlar içindeki bedenini gördüğünde, kaza haberini aldığı andan daha da dirençliydi...Gidip sarıldı adama, ağlamaya başladı...

- Ben aptalın biriyim! SENİ SEVİYORUM! Söylemedim bunu sana! Ben aptalın biriyim!Sen beni bilemeden gittin...Öbür tarafta da beklemezsin belki beni...

Diyerek hıçkırıklara boğuldu...Bu arada morg görevlilerinden biri elinde bir zarfla içeri girdi...

- Hanımefendi Gül ÇINAR siz misiniz?

"Evet benim" diyemedi genç kız...Çünkü kötü bir şeyler olacağını seziyordu...Gözyaşlarının suladığı gözlerini görevliye çevirip "evet" anlamında bir kere kapattı...

- Bu zarfı merhumun üzerinde bulduk...Gül ÇINAR yazıyor üzerinde...Size verecekti sanırım...

Dedi...Genç kız mektubu hemen aldı ve açtı...

"Sana bu satırları yazmadan önce çok düşündüm...Belki bana kızacaksın ama ben seni ilk gördüğüm andan beri çok sevdim...Sevgin her geçen gün arttı bende...Ama nasıl olsa bir gün söylerim, kaçmıyor ya, diye düşünüp hep erteledim sevgimi sana...Uzaktan sevmek güzeldi seni...Bir de korkuyordum sana söyleyince beni sevmezsin belki diye...Bu yüzden uzaktan sevmek cazip geldi bana...Ama bugün sana bu mektubu yazdım, çünkü yanına geleceğim...Çünkü sana olan sevgimi dillendireceğim bugün...Bu mektubumu okuyup beraber güleceğiz benim utangaçlığıma, belki de haklı olarak beraber kızacağız umursamazlığıma...Şimdi yanına geliyorum...Çok mutluyum...Çünkü SENİ SEVİYORUM"

Kız mektubu elinden düşürdü...Ellerinin bile tutacak dermanı kalmamıştı...Yere yığıldı ve "Ben de seni seviyorum, asıl bana kızmalısın, asıl ben suçluyum! " diye haykırdı morgun soğuk sessizliğinde...Hayatına o adamdan başka kimseyi de sokmadı...Çünkü onun öbür dünyada kendisini beklediğini düşünüyordu hala...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ÜŞENME, ERTELEME, VAZGEÇME
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
8/A & 8/B & 8/C ÖğrenciLerinin Sitesi :: Her Telden :: Aşk KöŞesi-
Buraya geçin: